Önhon, Rusya'nın arabuluculuğunun Irak, Türkiye ve Suriye'de hem güvenlik hem de ekonomik alanda bazı gelişmelere yol açtığını belirtiyor; Terör örgütleri PKK/YPG ve IŞİD ile mücadele, ekonomik iş birliği gibi ortak konu ve çıkarların bulunduğunu söyledi. Ayrıca Önhon, diğer bir faktör olan İran'ın Türkiye-Suriye yakınlaşma çabalarına tam destek vermekten kaçınabileceğini söyledi. Önhon, şunları söyledi: “Türkiye'nin Suriye konusunda iki temel sorunu güvenlik ve Suriyeli mültecilerdir. “AKP'yi destekleyenler de dahil olmak üzere pek çok Türk, açık kapı politikasından ve bugün ülkede 3 milyondan fazla Suriyeli mültecinin bulunmasından Erdoğan ve hükümetini sorumlu tutuyor.”
Suriyeli mülteciler meselesinin Suriye olduğunu ve Ankara'nın Suriyelilerin dönüşü için Esad'la müzakere edilmesi gerektiğini anladığını vurgulayan Önhon, şöyle konuştu: “Esad bunu biliyor ve taleplerini Türk tarafına dayatmak için bunu bir koz olarak kullanıyor. “Suriye, terör örgütü YPG'nin faaliyetleri ve niyetleri konusunda Türkiye ile benzer kaygıları paylaşıyor” dedi.
“SURİYE'DEKİ KRİZ HENÜZ BİTMEDİ”
Suriye meselesinin geleceğinin 5 Kasım ABD seçimleri de dahil olmak üzere bir takım bilinmeyenlere bağlı olduğunu değerlendiren Önhon, şöyle konuştu: “Donald Trump'ın Suriye'den ve dünyanın diğer “sorunlu bölgelerinden” elini çekme eğiliminde olduğu biliniyor. Suriye krizi henüz bitmiş değil ve hâlâ yeniden bir iç savaşa sürüklenme ihtimali var. Türkiye, İran, ABD, Rusya ve bazı Arap ülkeleri gibi aktörler Suriye'nin geleceğinin belirlenmesinde çok önemli rol oynuyor. Kalıcı barışa ulaşmanın anahtarı büyük ölçüde Esad'ın BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı Kararında belirlenen yol haritasını uygulama konusundaki gerçek istekliliğine bağlı. Suriye lideri yerini korumayı başardı, şimdi de konumunu sağlamlaştırmak istiyor ancak tavizsiz ve acımasız yönetim tarzını değiştirmedi. “Esad'ın sonuçları parlak değil ancak bugünden yarına birçok şey değişebilir” dedi.